Kitaptan ilk 10 sayfa (İçindekiler + Önsöz...)
http://www.kitapyurdu.com/icsayfalar.asp?id=132964&session=B4AE6355-1678-4853-BE83-7B6B164582D5&LogID=
EN ÖNEMLİ CÜMLELER
“Türk romanı, Tanzimat’tan bu
yana değişen çevreyi algılayamayan aydının elindedir.” (23.s.)
“Günümüz aydını kendini ifade
etmek istediğinde herhangi bir Ortadoğu ülkesinin aydınına göre çok daha az
tabu ile karşılaşıyor. Bunda laik gelişmelerin büyük payı vardır. (24.s.)
“Belki bu imkan ve alışkanlığı
edinmek konusunda Avrupalılar gibi uzun mücadeleler geçirmediğimizden olacak, laik
ideolojinin resmen yerleştirilmesinin Türkiye toplumu için ne büyük bir tarihi
imkan olduğunun bilincinde değiliz”. (24.s.)
“Geleneksel kültürü aramak, Türk
toplumunun özgünlüğünü saptamak ve Türk romanını kendi özgün koşullarımızIa
yaratmak gibi teorik safsataların hiçbir anlamı yoktur. Asılolan, zengin
içerikli roman yazmaktır. “ (25-26.s.)
“Kendi içine kapanık insanlar
verimsizdir ama toplumlar saldırgan ve zararlı olur. Türk aydınının dünyaya
kapalı olduğunu söylüyoruz ama açıldığı zaman daha beter kapandığını pek
söylemiyoruz. (25-26.s.)
" ... Dış dünyaya hem kendi
değerler sistemimizden koparak, hem de onlara bağlı kalarak birlikte bakmayı
bilmek gerekir. Türk aydını idarenin sansüründen önce kendi kafasındaki sansürü
ve kapalılığı yıkmak zorundadır.” (25-26.s.)
“19. yüzyıl sonunun girdabına
karşı durmak zorunda kalan Osmanlı Türk aydınları, onun bu günlük politikası
yüzünden kara cahil kaldılar. Bu ezik adamlar Meşrutiyet'ten sonra bir
imparatorluğu sırtlayıp ateş ortasından geçeceklerdi, geçemediler tabii ...” (28.s.)
“Osmanlı siyasi ve kültürel
tarihini 19. yüzyıldaki kadar ahmaklık ve zekanın bir arada sırtladığı
görülmemiştir. “ (30.s.)
“Bu ülkede şimdiye kadar en
saygın iş gören ve ilerleme gösteren takım, aydınlardır.” (32.s.)
“Osmanlı imparatorluğu 15-17.
yüzyıllardaki klasik eskiçağ ve Ortaçağ imparatorluklarını adeta restore ederek
yeniçağ imparatorluklarının böğrüne uzanmıştı. Ama askerlik ve yönetimdeki
başarıları, bilim ve düşünce hayatındaki eserlerle paralellik göstermiyor.”.
(48.s.)
“Yıkılış diye adlandırılan
dönemde Türk dili daha da gelişmiş, toplumsal, idari kurumlarımız modernleşmiş,
nihayet Türkler ve diğer Osmanlı milletleri çağdaş anayasal sisteme geçişte
önemli adımlar atmışlarsa, bunun niçin gerileme ve yıkılış diye betimlendiğini
hala anlamış değilim.” (58.s.)
“Osmanlı bilginleri gördükleri
saygıya oranla, çağlarının bilimini, Yeniçağ dünyasının uyanışını toplumlarına getirememişlerdir.” (81.s.)
“Ortada bir gerçek vardır:
Türkçe klasik biçimine henüz ulaşmamıştır.” (87.s.)
“1930'lardaki sadeleşme hareketi
100 yıldır süregelen bir keşmekeşi bitirmeyi amaçlayan gerekli bir radikal
girişimdi. Bu nedenle dil devrimini Türkiye tarihinin övünçle sahip çıktığımız
bir olayı olarak nitelendiriyoruz.” (90.s.)
“ Türk aydınının asıl dikkatle
kendisini eğitmesi gereken alan, ana dilinde düşünme alışkanlığıdır, yani cümlenin
yapısını iyi kurmasıdır.” (92.s.)
“Türk dili, düşünürken kelime ve
cümle yapısını iyi değerlendiren yazarlarla gelişecektir. ” (93.s.)
“Türkiye tarihinin mutlu bir
olayı Arap, Iran, Yunan, Slav vs. gibi kültürlerin üzerinde yerleşmiş
olmamızdır. “ (93.s.)
“Bizim toplumumuzda devlet
otoritesini her yere sokmak eğilimi pek yaygındır..” (95.s.)
“Türkler tarihi boyunca bağımsız
yaşamış ve dillerini hem bürokraside, hem de edebiyatta kullanmış bir ulustur. “
(97.s.)
“Türk dil devriminin büyük
önderi Atatürk, bu nedenle Dil Kurumu’nu önerilere rağmen Akademi haline
getirmemiş, bir dernek olarak bırakmıştı”. (98.s.)
“Maalesef bizim ülkemizde,
seçkin geniş bir kadro oluşturacak sayıda büyük dil bilginleri yoktur”. (98.s.)
“Yeni Türk alfabesi, Türk
fonetiğinin özellikleri iyice düşünülerek hazırlanmıştır ve bugünkü Türk
alfabesi sayesinde Türkçe, imla sorunu en az olan dillerdendir”. (109.s.)
“Türk toplumu harf devrimi ile
büyük bir değişmeye girmiş değildir, değişmeye giren Türk toplumu harfleri
değiştirmek zorunda kalmıştır. Ancak bu değişiklikten 1928'de en hararetli
taraftarlar bile çekiniyordu. Kararı tek başına veren Gazi Mustafa Kemal
(Atatürk) olmuştur.” (111.s.)
“Bizde kentsoylu düzeni
başlangıcından itibaren ulusal değil de, uluslararası gücün uzantısı olduğu
için lonca kültürünü temel almak şöyle dursun, bir kenara kakalamıştır.” (144-145ss.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder